The Daily Nole

türkiye’de kumar yargı yetkisi şartları 13

Türk Silahlı Kuvetlerinde Disiplin Suç ve Cezaları ve Yargı Denetimi Doktora Tez Taslağı Avukatlık Bürosu

Dersin sonunda muhtelif sözleşme türleri özelinde tüketicinin haklarının ve sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin neler olduğu ve uyuşmazlık çözüm yolları özümsenmiş olacaktır. Öğrencinin taraf vekili olarak bir dava dosyasının tüm safhalarını içeren bir ödev hazırlaması ve kendi yorumları ile dilekçeleri oluşturması ve de hukuk mesleklerinin öğrencilerce özümsenmesi sağlanacaktır. Dersin amacı, suç unsuru bulunan adli nitelikteki olaylarda verileri değerlendirerek sonuçlarını, suçu aydınlatacak şekilde hukukun kullanacağı deliller haline getirmekle ilgilenen adli tıbbın temel kavramlarını öğretmektir. Bu kapsamda; adli tıp tarihi, ölüm bilgisi, ölü muayenesi, ölümle ilgili hekimlerin görevleri, şüpheli (patolojik ölümler), keşifte yapılacak işlemler, asfixi (havasızlıktan ölüm), yaralar ve çeşitleri, yaraların ayırt edilmesi ve bunların Türk Ceza Kanunu ile uygulamasındaki yansımaları başlıca konular olarak işlenmektedir. Bu dersin amacı; bir araştırma ve uygulama alanı olarak adli psikolojinin tanıtılması, DSM-5’e gore kisilik bozukluklari, duygudurum bozukluklari ile suç ilişkisinin incelenmesi, isnat (kusur) yetenegi ile fiil ehliyeti düzenlemelerinin anlaşılmasıdır. Bu ders, psikoloji alanındaki araştırma sonuclarinin ve kuramsal aciklamalarin yasal süreci nasıl bilgilendirdiğini göstererek psikoloji ve hukuk arasındaki ilişkinin anlaşılmasını sağlamak üzere planlanmıştır. Başlıklar; ceza adalet sistemi, suç ve suçluluk, DSM-5’e gore kisilik bozukluklari ve duygudurum bozukluklari, onarici adalet sistemi, mahkemelerin işleyiş biçimi, cocuk suclulugu, çocuk ifadelerinin guvenilirligi, kriter bazli ifade analizi, adli psikologların adalet sistemi içindeki rol ve işlevleri konularını içermektedir. Türkiye’de Seçim Hukuku dersinde öncelikli olarak seçim kavramı ve seçimlere ilişkin anayasal ilkeler ele alınacaktır. Akabinde kısaca seçim sistemlerine eğilinecek, Türkiye’de güncel seçim sistemi tartışmalarına yer verilecektir. Milletvekili seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimi, yerel seçimler ve diğer seçimlerin esasları ve uygulaması eleştirel bir perspektifle ortaya konulacaktır. Seçimlerin idaresi ve denetiminden sorumlu Yüksek Seçim Kurulu’na ve Seçim Kurullarına, ilişkili mevzuat çerçevesinde ve mevzuattaki değişimlere de dikkat çekilerek yer verilecektir.

Maddesindeki; “…İdare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.” genel ilkesinden sonraki “Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisna getirilebilir.” hükmü yasama organına izin veren bir düzenlemedir. Başka bir ifadeyle yasama organı, AsCK’daki disiplin amirlerine oda hapsi cezası verebilme yetkisini düzenleyen hükümleri yürürlükten kaldırdığı taktirde, Anayasaya aykırılık söz konusu olmayacaktır. Adil yargılanmanın hakkının birinci şartı, yargılamanın bir “mahkeme” tarafından yapılmasıdır. AİHM içtihatlarında “mahkeme” deyimi, kanunla kurulan yürütme organı ve ta­raflar önünde bağımsız ve tarafsız bir makamı ifade eder[657]\. Lüks casino atmosferine gir, büyük ödüller kazan. paribahis\. Diğer unsurlar ise bu organın yargısal rol ve adli fonksiyona sahip bulunması yani görevine dâhil konularda belli bir usul izleyerek ve hukuk kurallarına dayanarak gereğinde devlet zoruyla yerine getirilmesi mümkün kararlar verme yetkisini elinde tutmasıdır. Bu çerçevede genel ve olağan yargılama organları dışında yer alması veya yargısal fonksiyon yanında başka görevler de yürütmekte olması onun mahkeme sayılmasına engel olmaz. Uyuşmazlık konusu olayı hem fiili, hem de hukuki açıdan inceleme yetkisine sahip bulunmayan organlar mahkeme sayılmaz[658]. 1982 Anayasasının Üçüncü Kısım Üçüncü Bölümünde Devletin üç fonksiyonundan biri olan  “Yargı”  düzenlenmiştir. Maddesinde; “Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.

C) Medya hizmet sağlayıcı kuruluşların hisseleri nama yazılı olmak zorundadır. (2) Münhasır yayın hakkına konu olaylara erişim hakkı talep eden diğer televizyon yayıncılarına, kısa gösterimleri serbest bir biçimde seçme hakkı tanınır. (6) Bu madde kapsamında yapılan yayınlar için herhangi bir bedel ödenmez. (6) Reklam ve tele-alışveriş yayınları, programların arasına veya programın bütünlüğü, değeri ve hak sahiplerinin hakları zedelenmeyecek biçimde bir program içine yerleştirilebilir. Bağımsız bölümlerden oluşan programlarda veya devre araları içeren spor programları ve benzer yapıdaki olay ve gösteri programlarında, reklam ve tele-alışveriş yayınları bölüm veya devre aralarına yerleştirilir. (3) İkinci fıkrada belirtilen orana, program desteklemesi ve yayıncının kendi programlarının tanıtımlarına ayrılan süre ile ürün yerleştirme dâhil değildir. Program tanıtımlarının oranı, bir saat başından bir sonraki saat başına kadarki yayın içinde yüzde beşi aşamaz. (3) İsteğe bağlı yayın hizmeti sağlayıcıları, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimini olumsuz etkileyebilecek nitelikteki yayın hizmetlerinin, bunların bu tür hizmetleri normal şartlar altında duymayacakları ve görmeyecekleri şekilde sunulmasını sağlamakla yükümlüdür. Ç) İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez. Ceza Yargılamasının son 10 yılında deliller konusunda dört büyük sıkıntı yaşandı. Bu dörtlüyü; suç örgütü, gizli tanık, dinleme-teknik takip ve dijital veriler olarak sıralayabiliriz.

  • Yoksa askeri hizmet olmayan bir iş ceza olarak yaptırılamaz.
  • İflas hukuku kapsamında ise iflasa tabi olan kişiler, iflas yolları, iflasın hukuki sonuçları, iflasın tasfiyesi ile konkordato konuları işlenmektedir.
  • Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.

Gazeteci; kaynakların gizliliği ilkesi uyarınca, kaynağını ve elindeki belgeleri açıklamaya, tanıklık yapmaya zorlanamaz. Gazeteci ancak kaynağının izin vermesi ve kaynağı tarafından yanıltılmış olması hallerinde kaynağını açıklayabilir. Bu komisyon, meslek ilkeleri konusunda duyarlı gazeteci, hukukçu ve akademisyenler arasından seçilen (11) kişiden oluşur. Komisyon, Türkiye Gazetecileri Hak Sorumluluk Bildirgesinde belirtilen ilkelere aykırı davranışlarla ilgili Yönetim Kurulu’nun intikal ettireceği dosyaları, TGC’ye intikal etmiş konu ile şikayetleri inceleyeceği gibi, resen de yayın veya eylemi inceleyebilir. Maddesinde tanımı yapılan cezalardan birini vermek için oybirliği ile karar alır. Şikâyete konu yayın ve eylem üzerinden kırk beş gün geçmişse, inceleme dışında bırakılır. Yönetim Kurulu tarafından üye hakkında Disiplin soruşturmasının açılması kararı verildiği tarihinden itibaren üç gün içinde disiplin soruşturması hazırlık dosyası Onur Kuruluna gönderilir. H) Hiçbir dernek üyesi, dernek ile kendisi, eşi (TMK Md 141) üstsoyu ve altsoyu (TMK Md 17) arasındaki bir hukuki işlem veya uyuşmazlık konusunda alınması gereken kararlarda oy kullanamaz. Tüzel kişi adına oy kullanacak kişi hakkında da aynı hüküm uygulanır. E) Toplantının yönetimi ve güvenliğinin sağlanması divan başkanına aittir. Genel Kurul toplantısında yalnız gündemde yer alan maddeler görüşülür. Ancak toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi yazılı olarak istenen konuların Genel Kurulun salt çoğunluğuyla kabulü koşuluyla gündeme alınması zorunludur.

AYİM bu tür cezaların yargısal denetimin yaparken, disiplin amirinin eylemin hangi suçu oluşturduğu konusundaki değerlendirmesi ile bağlı kalmamakta, eylemin hangi suçu oluşturduğuna kendisi karar verdikten sonra, bu eylemin AsCK’nun 165. Maddesinde yazılı emre itaatsizlik yada saygısızlık suçlarından birini oluşturup oluşturmadığına bakmaktadır. Madde kapsamına giriyorsa disiplin amiri cezayı 657 SK göre vermiş olsa dahi bu cezanın yargı denetimi dışı olduğunu belirtip ancak yokluk haliyle sınırlı denetim yapmaktadır[734]. Başka bir anlatımla, Kanununun 21/son maddesindeki hükümden maksat, gerçekten ve her bakımdan askeri disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü verilen cezaların yargı denetimine mani olmaktır. Bunun cevabı, yasal düzenlemelerin belli bir idari işlem için öngördüğü hukuki rejim yerine, yöntem saptırması teşkil etsin etmesin, kanunen caiz olmayan başka bir usule başvurmanın başlı başına bir hukuka aykırılık oluşturacağı olmak gerektir. Esasen idare başvurması yasak olan bir yolla, işlemi yasal olmayan bir sürece tâbi kılmakta; böylece bir bakıma kılık değiştirmiş cezaî işlem yapma yasağı ihlalinden dolayı işlemi bütünü itibariyle ve baştan sakatlanmaktadır. Zira, kanunun öngördüğünden ayrı ve denetime kapalı bir hukukî zemine oturtmakla işleme farklı bir mahiyet kazandırmaya imkan yoktur. Fıkrasında “Silahlı Kuvvetler Mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır.” şeklinde bir düzenleme öngörülmüştür. Yasa koyucu ceza veren makam bakımından kurul yada amir ayrımı gözetmeseydi basit bir şekilde disiplin cezalarının yargı denetimi dışında olduğunu belirtmekle yetinir, özellikle “…disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır”  ifadesini kullanmazdı.

En önemli sorun da; 298 Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un “Dava süresi” başlıklı 180. Maddesinin ilk cümlesinde yer alan, “Seçim suçlarından doğan kamu davası, seçimin bittiği tarihten itibaren altı ay içinde açılmadığı takdirde kovuşturma yapılamaz.” hükmünden kaynaklanmaktadır. Çünkü bu hükümde, bir seçim suçu ile ilgili soruşturmanın başlatılıp kamu davası aşamasına geçilmesi için öngörülen süre altı aydır. Bu sürenin çok kısa olduğu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda soruşturma ile ilgili süre kısıtlaması olmadığından bahisle, maddi hakikate ve adalete ulaşılması amacıyla seçim suçlarında da altı aylık sürenin kaldırılması ve en az iki yıl olarak değiştirilmesi isabetli olacaktır. Gönül kimsenin tutuklanmamasını, tutuklanmışsa da bir an önce tahliye edilmesini ve tutuklu yargılamasının makul sürede tamamlanmasını ister. Bu istek, vicdani temelden ziyade hukuki dayanağa sahiptir.

Ayrıca AYİM, YAŞ kararıyla TSK’dan  çıkarma işleminin tamamlandığını, üçlü kararnamenin bağlı yetki gereği usulü bir işlem olarak tesis edildiğini vurgulamaktadır[712]. Davacının Silahlı Kuvvetlerden ayırma işlemi, yasal kısıtlılıktan yargı yerince incelenemediğine göre ayırma işleminin hüküm ve sonuçlarına dolaylı ya da dolaysız bir etkisi bulunmayan, çıkarılması usulü bir gereklilikten ibaret olan üçlü kararnamenin de incelenme olanağı yoktur. İncelenme olanağı bulunmayan dava reddedilmelidir.”  demiştir[710]. İtiraz, hükmü veren Disiplin mahkemesinin teşkilatında kurulduğu komutana veya askeri kurum amirine yapılır. İtiraz sebepleri yazılı olarak verilebileceği gibi sanığın en yakın amirine yapılacak beyan üzerine düzenlenecek bir tutanak şeklinde de olabilir.

İkinci toplantının geri bırakma tarihinden itibaren en geç altı ay içinde yapılması zorunludur. Üyeler ikinci toplantıya, birinci fıkrada belirtilen esaslara göre yeniden çağrılır. Maddesine göre, aleyhine kanun yollarından birine başvurulmuş olan bir hükme katılan hâkim, yüksek mahkemece bu hükme dair verilecek karara katılamaz. [312] Madde 30 – Şikayetler ve itirazlar mutlaka tahkik olunarak bir karara bağlanır ve neticesi şikayet edene ve lüzum görülürse şikayet olunana mümkün olan en kısa zamanda bildirilir. Adli tahkikata mevzu olan şikayet ve itirazlar hakkında Ceza ve Usul kanunlarındaki hükümler mahfuzdur. Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere, askeri mahkemelerce üç aydan fazla hapis cezası ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilebilir. [38]   AsCK’da halen ölüm cezası içeren hükümler bulunmakla birlikte, ölüm cezası, 2004 tarihli 5170 SK’la Anayasa’nın 38. Maddesinde yapılan değişiklik sonucu tamamen kaldırıldığından uygulama kabiliyeti kalmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti kimisine göre özgürlükler, kimisine göre de sınırlamalar ülkesidir. Bir taraftan bildirimli olsun veya olmasın gerçek anlamda toplantı veya gösteri yürüyüşü düzenleyenlere ve katılanlara aşırı güç kullanıldığını, diğer taraftan ise yakıp yıkan, ateşli silah, taş, sopa ve molotof kokteyli kullananlara “barış/çözüm süreci” adı altında dokunulmadığını veya dokunulamadığını görmekteyiz. Kimse; taş, ateşli silah, molotof kokteyli veya patlayıcı madde, kesici, delici veya yaralayıcı aletle katılmaya teşebbüs ettiği veya katıldığı bir toplantı veya gösteride silahsız ve saldırısız hareket ettiğini veya edeceğini, eyleminin barışçıl olduğunu iddia edemez. Ceza Hukukunda bir kusur türü olan taksir, suça konu eylemin hareket kısmının fail tarafından bilinip istenerek yapılması, fakat bundan doğan sonucun istenmemesidir. Fail; gerçekleşmesini istemediği sonucu öngördüğü halde önlemediğinde bilinçli taksirden ve sonucu öngörememesinde kusurlu olduğu tespit …

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply